17 Mart 2011 Perşembe

Ben Özgürüm :)

bu kadar uzun süre ayrı kaldıktan sonra, yazının neresinden tutacağımı inanın bilemiyorum :) çok heyecanlıyım dostlar bildiğiniz gibi değil... blogger açıldı, bahar geldi, gelmeden evvel özlemini duyduğumuz kar ucundanda olsa gösterdi kendini, ben bir işe başladım, o kadar çok şey oldu ki hangisini anlatsam nerden başlasam şimdi....

o can sıkıcı blogger yasağına hiç değinmeden, hiiiç olmamış gibi kaldığımız yerden devam etmek en doğrusu heralde....

yaklaşık 3 hafta önce bir iş başvurusuna çağırıldım ben, gittim görüştüm ve 160 saatlik bir eğitimin sonunda uygun görüldüğüm takdirde işe alınacağım söylendi... eğitim başladı fakat bitmeden beni işe aldılar bile... şuan hem çalışıyor hemde eğitime devam ediyorum... eğlenceli bir iş. çalışma saatleri çok rahat herşey yolunda... tek sıkıntım her gün dolabın karşısına geçip '' off ya ne giycem ben bugün'' diye düşünmek... haa birde hemen karşı masamda oturan, aldığım duyumlara göre işyeri ortaklarından birinin sevgilisi olduğunu öğrendiğim, kıl ötesi baaaayan :) şimdilik bu kadarını biliyorum dahasıyla da ilgilenmiyorum tabii.. fakat ilk günden çevreye yaydığı kötü elektriğe kapıldım maalesef... ondan bana çoook malzeme çıkar... bekleyin ve görün :)

kıyafet konusunda sıkıntı çekmemin sebebi tabiki işyerinin kılık kıyafet yönetmeliği... ben alışık değilim öyle giyinmeye, öyle çok baskıcı değil ama jean giymek pek hoş karşılanmıyor... tutupta döpiyes giyecek değilim tabii :) fakat dolabım jean cenneti... :) bu yüzden sıkıntı çekiyorum biraz... onuda şimdilik biraz alışverişle çözmeye çalışıyoruz işte... hadi hayırlısı... yakında bende 'ne giydim'' postları hazırlarsam şaşmayın :D

haydi ilk günden yormayayım sizi... artık meydan bizim... özlemişim ulen :)

5 Mart 2011 Cumartesi

sıra dayağı

aslında yazılacak anlatılacak tonla şey oldu bu hafta ama ne yazmaya hevesim kaldı ne de tepki göstermeye.

malum blog yasağı vs vs...

ne desem ne söylesemki... burada kimi zaman üzüntülerimizi, kimi zaman sevinçlerimizi paylaşıyorduk biz... yaptığımız yasadışı bir şey değildi, yasa dışı işler yapan bir kaç blogger yüzünden biz hakettik mi bu engeli ?

hani ilk okula giderken çok ilkel bir uygulama vardı okullarda, bir kişi konuşurdu sınıfta yaramazlık yapardı ve psikopat bir öğretmense şayet o an ders yapan öğretmen, sıra dayağına çekerdi hepimizi. acaba sıra dayağı yemeyen varmıdır ?

sıra bana geldimi, içimden hep zavallı civciv KALİMERO gibi, "ama bu haksızlık" derdim...

içimden derdim korkudan, bir dayak daha yememek için... ama bu kez içimden demiyorum. bu düpedüz haksızlık... sınıfın yaramaz çocuğunun cezası benim problemim veya bizim problemimiz değil... ve sesimizi kısmayalım sonuna kadar hakkımızı arayalım...

bunun için yapılan imza kampanyaları ve kurulan gruplara katılalım... yapılan hiçbir haksızlığa boyun eğmek zorunda değiliz... imza kampanyası için vereceğim linke sizde adınızı kaydederek destek olabilirsiniz... ister blog yazarı olun ister okuyucusu...

www.blogumadokunma.com