31 Ekim 2011 Pazartesi

unutulmayan sahneler 1 Angel-A




unutulmaz filmlerden unutulmaz sahneleri paylaşmak istedim bu sefeerde, AngelA yı izlediniz mi bilmiyorum ama... blogda size anlatmadığım en favori filmlerimden biridir...

Melek gibi (!) bir kadındır AngelA ve Andre ise burnu beladan kurtulmayan beceriksiz bir dolandırıcı. hayatı binlerce dolar borçlu olduğu adamların birinin elindedir... ve ona bir huri gibi yetişen AngelA yardım edecektir....

  • Jamel Debbouze ve

  • Rie Rasmussen in başrolünü paylaştığı siyah beyaz bir hikaye...

  • normalde bu bölümde sadece sahneleri paylaşacaktım fakat, AngelA yı paylaşmadığımı farkedince birazcık filmden de bahsedeyim dedim... sıradışı bir aşk hikayesi... 2 metre boyundaki bir melek ile ufacık bir adamın aşkı :)


  • 26 Ekim 2011 Çarşamba

    hayal et


    meğer bunların hiçbiri olmamış... terör yokmuş... binalar sağlammış, insanlar ölmemiş... hayaller sona ermemiş... hayal et...

    20 Ekim 2011 Perşembe

    yüreği burkan şarkılar


    bu şarkı yeni çıktığı zaman, bir haziran günü sınavdan çıktığımda kuzenim bir arkadaşımızın şehit olduğunun haberini vermişti... 20 gün kadar kalmıştı askerliğinin bitmesine üstelik... son izninde beraber eğlenmiştik ve bana demişti ki ; kameraya kaydet bunu, belki şehit olurum ben....

    yani tüm o kötü şakalar gerçek oldu... bu gün o günkü hisleri yeniden yaşıyorum ben... çünkü 24 şehidin her biri, birilerinin arkadaşı, birilerinin, evladı, birilerinin sevgilisi, kocası, bebeğiydi....

    bu şarkı tam da o arkadaşım şehit olduğu dönem çıkmıştı, tüylerim ürperirdi dinlerken... sözleri ne kadar can yakıcı, daha o evlatların göreceği günler vardı çok acı çok....

    birkaç gün yazmamak protesto etmek ne kadar faydalı bilmem ama, eğer bir işe yarayacaksa bende yazmıyorum.... içimiz biraz soğuyana kadar...

    18 Ekim 2011 Salı

    wrecked


    hava ne kadar soğudu değil mi? evin içinde klima çalıştığı halde battaniyenin altından çıkamıyorum... zira son zamlardan sonra en azından kasıma kadar doğalgazı açmama kararı aldım ama bu şekilde astarı yüzünü geçecek gibi :)

    evde yapacak onca iş olmasına rağmen 4 gündür belimi incittiğim için yatağa mahkumum... bu zamanı ancak film izleyerek doldurabilirdim... benden de başka türlüsünü beklemiyordunuz sanırım :)

    size önereceğim film aslında imdb den çok puan almamış... fakat ben sevdim. belkide başrol'ün Adrien Brody'e ait olması sevdirdi, belkide çok detay olmaması, ve ya hayatta kalma mücadelelerini oldum olası sevmemle alakalı... film şöyle ;

    ormanda enkaz halindeki bir arabanın içinde bacaklarınız sıkışmış vaziyette uyanıyorsunuz ve hiçbirşey hatırlamıyorsunuz, arabada arka koltukta yine kim olduğunu hatırlayamadığınız bir ceset ve şöför koltuğundan dışarı savrulmuş bir başka ceset daha var... yanınızdakileri, oraya nasıl geldiğinizi, kazayı ve en kötüsü kim olduğunuzu hatırlamıyorsunuz... tek yapılması gereken bu derin ormanda hayatta kalabilmek, ormanın karanlığı, vahşi hayvanlar ve tutmayan bacaklarla bu mücadele nereye kadar devam eder, hayatta kalabilir mi yoksa yemmi olur, tüm bunların dışında kimdir bu adam? hepsi bir sır... filmin sonu yine süprizli...

    herkesten tam puan almasa da beni sonuna kadar izlettiren ve bence izlemeye değen bir film...

    17 Ekim 2011 Pazartesi

    merhaba 50. izleyici

    wuhuuuuuuu ... 5o izleyiciye nihayet ulaştığımız bu gün kendisi belkide durumdan habersiz... köşeyi dönünce karşısına çıkan, aslında karşılaşmak isteyeceği son insanla karşılaşmış olmanın verdiği ne sevinç ne de hüzün duygularını yaşayabilen o anlamsız ve yarı sırıtan ifadeyle mecburen "merhaba" demek zorunda kalan kişinin edasıyla, çık ortaya ve bize bir merhaba de ! çünkü sana belkide ummadığın ve seni delicesine mutlu etmeyecek, ama gönlümüzden kopan bir hediyemiz var :) bundan günler önce demiştim ki ; 50 izleyicime bu bloğun amacına uygun bir hediye vermek istiyorum... biliyorum benim vereceğim hediye işte o yukarıdaki hislerin benzerini yaşatacak ona, çünkü, hiçbir yer de bulamayacağı türden bişey değil bu, ama dedim ya blogun amacına uygun en azından... şimdi bu 50 izleyici, yani adınıda zikretmek gerekirse HUYSUZ KUZU , yandaki film etiketinden istediğin 6 adet filmi seçiyorsun ve ben sana bunları bir divx haline getirip adresine yolluyorum... verdiğimiz sözü tutuyoruz böylelikle :) benimle bu yazının altına yorum yazarak irtibata geçebilirsin... şimdilik sana kocaman bir HOŞGELDİN

    13 Ekim 2011 Perşembe

    serzeniş

    çok şey öğrendim ben son zamanlarda, en önemlisi üzüntümü de mutluluğumu da sadece eşimle paylaşmayı öğrendim daha bir ton şey öğrendim, üzüldüm zaman zaman ama olsun öğrendim ya...

    hayatın, istediği zaman ne kadar hoyrat olabileceğini öğrendim. ne kadar can yakabileceğini öğrendim... annemi, babamı ne çok sevdiğimi defalarca öğrendim, ama bu kez daha çok öğrendim...
    bir evliliğin aşktan daha fazlası olduğunu öğrendim, hayattaki tek avuntumun evliliğim olduğunu öğrendim, çok hata yaptım, hatalarımdan hiç gücenmedim, utanmadım, çünkü ben her hatamda daha iyi olabileceğimi öğrendim.

    zaman zaman hem maddi hem manevi çöküşlerim oldu, her seferinde daha güçlendiğimi öğrendim...

    her zaman hayatın bana torpili var derdim. öyle olmadığını öğrendim...

    dost diye birşeyin olmadığını öğrendim... arkadaşların sadece yakın ve uzak olmak üzere 2 ye ayrıldığını, hiçbir insanın kimseyi, arada kan bağı yoksa koşulsuz sevmediğini eleştirmemezlik yapmadığını ve en kötü gününde bile canını acıtacak sözler sarfedebildiğini öğrendim... ama onları olduğu gibi kabullendim ben, bunada gücenmedim...

    yıkılmadım ayaktayım klişesi yapacak değilim. bazen dizlerimin üzerine çöktüm bazen yere kapaklandım, ama başımı kaldırdığımda elimi tutacak bir ailem ve eşim olduğunu öğrendim...

    bazen kardeş'in bir lafı yüreğimi dağladı derin yaralar açtı, ama o zamanda onun beni kardeşi olarak görmediğini öğrendim... sıradan bir insana sarfedilen sözlerdi çünkü onlar...

    hatalarımdan hiç gücenmedim dedim ya, hayat iyisiyle kötüsüyle bana aitti çünkü hatalarım bana ben olmayı öğretti, fakat diğer öğrendiğim herşeyi, keşke öğrenmeseydim... keşke insanları kendim gibi bilmeye devam etseydim...

    11 Ekim 2011 Salı



    herşey bir yana duman bir yana....

    bu aralar en çok dinlediğim şarkı...

    Kaan Tangöze'nin baba olduğuna, dahası evlendiğine hala inanamasam da...

    sevdiğim çok az müzisyen için böyle düşünüyorum, asla kıskandığımdan değil :) sanki bazı insanlar sadece müzik için geliyor dünyaya, ve kendini müziğe adaması başka hiç birşey yapmaması gerekiyor. ne kadar bencilim değil mi ? :P

    neyse çok uzattım lafı... şarkıyı dinleyelim :)

    7 Ekim 2011 Cuma

    çok yakında

    biliyorum uzun zamandır ne bir film anlatıyorum ne de kayda değer bişi yazıyorum. ama söz çok yakında bomba gibi geri dönücem hissediyorum... her şey geçecek çok az kaldı :)

    2 Ekim 2011 Pazar

    Adele'siz bir hayat çoh anlamsızmış :P


    vallahi de Adele'den evvel ne dinliyormuşum ben diye düşünmüyor değilim :P

    tabikiii de çok güzel şeyler dinliyordum ama artık canım müzik dinlemek istediğinde aklıma artık ilk o geliyor...

    bence bu güzel sesi hala dinlemediyseniz çoook şey kaçırıyorsunuz...

    şimdi afiyetle dinleyin :*

    Alejandro González Iñárritu


    yönetmenler bölümünün ikinci has yönetmeni ile karşınızdayım... :)

    Iñárritu 1963 meksika doğumlu, yönetmenliğe 23 yaşlarında başlamış, yönetmenlik haricinde yapımcılık, müzisyenlik ve gençken meksika da bir rock radyosunda dj likte yapmıştır...

    Iñárritu'nun parmağı olan hemen her filmde aile ön plana çıkar, Babel, Paramparça Aşklar ve Köpekler (Amores Peros) Anneler ve Kızları, Buitiful vs

    ayrıca filmlerinde kesişen hayatlar öğelerine de sık rastlamak mümkündür, ve bence bunu filmde çok iyi işlemektedir

    onun yaptığı yönettiği veya senaryosunu yazdığı çoğu filmi oturup çoluk çocuk izleyebilirsiniz, ama ağır dram içerdiğinide belirtmek gerek... benim izleyip te ağlamadığım filmi azdır :)

    hele ki Buitiful ve Anneler ve Kızları izledikten sonra günlerce kendime gelemediğim filmlerindendir...

    çoğu insana hitab etmesede, aile filmlerini ve dramları seviyorsanız Iñárritu filmlerini mutlaka izleyin derim