neyse. geçen sezon çok istikrarlı olmasa da, izlediğim dizilerden biri de "öyle bir geçer zaman ki"
bu sezon ilk bölümünü kaçırdığım için dün gece izlemek istedim...amannnn izlemez olaydım... ağlamaktan gözlerim balon vaziyette kalktım tv nin karşısından..
bir kere ben böyle kaliteli bir prodüksiyon izlemedim arkadaş... türkiyede yapılmış enn iyi dönem dizisi diyebiliriz.. buna muhteşem yüzyıl da dahil ! muhteşem yüzyıl'ı daha önce yazmıştım ama bir kez daha enine boyuna parçalarız :) o başka mevzu, şimdi konumuz o değil...
ne diyorduk ?? efendim bir dizide aradan geçen yıllar bu kadar mı güzel aradaki farkı hissettirmeden geçirilir... karakterler bu kadar mı güzel değişime uğrar... diğer saçma prodüksiyonlarda olduğu gibi, çocukken mavi gözlü olan birinin büyümüş halini kara yağız yapmamışlar yani...
karakterler hakkındaki fikrime geçecek olursak
ahmet : şuna bi türlü kanım kaynamadı, soğuk ve kibirli duruşunu sevmedim. berrin'le olan aşkı da hiçbir zaman bana gerçek bir aşk etkisi vermedi...
berrin : ailede en sevmediğim karakter, hakan'ı üzdüğü için, bir kızı varken kocasını aldattığı için, kızının babasını terkedip eski sevgilisiyle evlendiği için, kızının başka bir adama baba demesine göz yumduğu için sevmiyorum berrin'i !
hakan : onu hep çok sevdik biz. o ne yaptıysa aşkı için yaptı ! kimseye zarar vermedi, kötü bir karaktermiş gibi gösterilmeye çalışılsa da hakan'ın kötü olmadığını berrin'de çok iyi biliyordu. karısı başka bir adamla evlendi, kendisi onu korumak uğruna hapse girdi, yaşlandı olgunlaştı ve hapisten yıllar sonra çıktığında bile hala cemile ve ailesi tarafından sevgiyle kucaklandı... onu tanımayan bir kızı var... en can yakan kısmı bu işte !
mete : yeni sezonda pos bıyıkları at kuyruğu yaptığı saçlarıyla ortalıkta dolanan mete, eski metenin olgunlaşınca nasıl bir insana dönüşeceğinin en güzel kanıtı. ailenin yeni reisi artık o ! ve koruyup kollaması gereken yol göstermesi gereken bir kardeşi var, osman .
yalnız mete, osman'a karşı olan bu koruma duygusunun dozunu ayarlamakta zorlanıyor olmalı, her zamanki gibi asabi ve fevri... kendisiyle ilgili konuşacak olursak, yıllar mete'nin şöhretini ve kariyerini de alıp götürmüş görünüyor...
cemile : cemile yaşlanmış, yorulmuş, tükenmiş, eski kocalarını, ve evladını mezara koymuş. herzaman aklı başında ve temkinli olan cemile, sırtındaki yük hiç azalmayan cemile, kendi çocuklarını Ali kaptanın karolin'den olan oğlu mustafa'yı büyüten cemile, şimdide Aylin'nin tek yadigarını büyütüyor...
deniz yıldız : bu ufak kız var ya bu... ekranda göründü ağlamaya başladım, dizi bitti ben bitiremedim... o nasıl bir güzellik, nasıl sevimlilik, nasıl zeki bakışlar... bu çocuk bizi daha çok ağlatacak gibi görünüyor... küçük osman'nın tahtı boş kalmadı
aylin : ahh aylin ! bizim güzel, şımarık, cazgır aynı zamanda dürüst ve iyi kalpli aylin'imiz...
aylin olmazsa bi anlamı olmaz ki dediğim bu diziye onun yokluğu öyle güzel yerleştirilmiş ki, nasıl hayatın gerçeklerini kabul ediyorsak onu da öyle kabullenmeye çalışacağız, yokluğu hala içimizi acıtsa da zamanla azalarak bitecek. ama biz onu ve o güzel yüzünü hiç unutmayacağız...
ve osman :
osman bu dizinin yıldızıydı, maskotuydu, o konuştuğu zaman kahkahalar atar, o ağladı mı bizde ağlardık... o kadar gerçekti ki, sokakta görsek ona osman diye seslenirdik...
işte osman büyüdü delikanlı oldu... ve biz büyük osman'ı da çoook sevdik.
Gün Koper Osman rolüne çok yakıştı bence...
Osman'ın küçük yaşta babasız kalmasının izlerini, eksikliğini, aile içindeki o içine kapanık halini çok güzel yansıtıyor... mete ile aralarındaki soğuk savaşı güzel vurguluyor... mete ona bu kadar sert davrandığı için mi bilmem, osman'ın mete'ye karşı bir set ördüğü apaçık !
çok güzel bakıyor osman ! aynı çocukluğundaki gibi, saf ve temiz bakıyor...
diğer karakterler yine aynı, soner hariç !
soner paramparça, dağılmış...
kızını bile Aylin'in ölümüne sebep gördüğü için reddetmiş ve görmek istemiyor.. dizinin devam bölümlerinde bol dram bizi bekliyor yani... iyi seyirler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder