bu ara kafam çok dolu... sürekli birşeyler planlıyorum içeride :) şimdilik sır...
havalar malumunuz tam battaniye altına girip, koca bir kase patlamış mısırı alıp film izleme havası. ama biz bu zamanı çalışarak değerlendiriyoruz...
film izlemek te hafta sonuna kalıyor....
geçen hafta Robert De Niro'nun yeni filmini izledik.
film, kendini, medyumların ya da medyum olduğunu söyleyerek insanların duygularını sömürenlerin foyalarını ortaya çıkarmaya adamış bir emekli doktorun ve onun asistanının hikayesini anlatıyor...
margaret ve tom medyumluk yaptığını ve psişik olduğunu iddia eden insanları seans esnasında gözlemler ve hangi hileleri yaptıklarını okulda ders olarak öğrencilerine aktarır
dünyanın konuştuğu ünlü bir medyum olan Simon Silver 30 yıl aradan sonra sahnelere geri döner, Tom çok ısrar etse de Margaret, Silver'ın hilelerini ortaya çıkarmaya yanaşmaz
çünkü margaret yıllar önce bunu denemiş ama büyük bir şok yaşamıştır... silver onu en hassas noktasından yakalamıştır... margaret tekrar korkularıyla yüzleşmek istemez. fakat Tom, ısrarla silver'ı da incelemek ister... en sonunda tek başına bu yola çıkar...
fakat Tom bu uğurda başına geleceklerden habersizdir...
süpriz sonlu, seyirciyi şaşırtan "red lights" beyaz perde de beklenen etkiyi yarattı mı bilmem ama, benim beklentimin biraz altında kaldı...
gerçekten değişik ve özgün bir senaryo izleyeceğimi düşünmüştüm fakat filmde yer yer "prestij" etkileri görmedim değil :)
yine de robert de niro'nun hatrına izlenir...
ha bir de, İnception ve benzeri bir çok ünlü filmin yönetmeni Cristopher Nolan'ın çoğu filminde ufakta olsa yer verdiğini düşündüğüm Cillian Murphy (Tom) var...
kendisini ilk kez, en sevdiğim zombi filmi olan "28 days later" başrolünde izlemiş ve hayran olmuştum. değişik yüz hatları ve sürekli ağlamak üzere gibi bakan gözleriyle favori aktörlerimdendir :)
1 yorum:
severek izledim ben filmi:) robert de niro yine oyunculuğuyla göz dolduruyordu.
Yorum Gönder