17 Ekim 2010 Pazar

doğarken


dünyaya gülerek gelen bebek gördünüz mü ? ben görmedim şahsen...

korkmayın dramatik arabesk bir yazının sinyalleri değil bunlar....

ama çoğu bebek ağlar dünyaya ilk geldiği anda... belkide diyorum, doğarken biliyoruz dünyanın kahpe olduğunu :) isyan ediyoruz bu sebeple... sonra yaşadıkça, ya da büyüdükçe güzel şeyler de oluyor ya bazen o zaman unutuyoruz birden :)

her neyse, bebek doğarken ağladığı gibi bunu takip eden zamanda da ağlamaya devam eder;

karnı acıkır ağlar, altı pislenir ağlar, gazı olur ağlar, uykusu gelir ağlar, uyanır ağlar, annesini ister ağlar, yerli ağlar, yersiz ağlar, ota, boka, püsüre, kıla, tüye, yüne, herşeye ama herşeye ağlar...

aslında başka çaresi de yoktur ki, kendini ifade etmenin tek yoludur ağlamak onun için. sesini saldımı ulu orta, o ağlama denen durum çıkıyordur ortaya

tiz, notasız, detone... ağlar da ağlar...

ta ki bir gün biri çıkıp, bebeğe anlamı olmayan bir grup kelime eşliğinde, yine anlamı olmayan el kol hareketleri yaparak  gülmesini  sağlayana kadar...

ve gariptir ki bebek, bu anlamı olmayan tüm herşeyin ne kadar saçma olduğunu, ve onu yapan o kocaman gövdede ne komik durduğunu keşfeder ve ilk defa güler... :)

simone, yani ben, dünyaya ağlamadan gelen bir azınlığın temsilcisiyim...

doğarken ağlamayan bir bebek tabii ki doğumhaneyi rahatsız edecektir. çünkü böyle olmamalıdır  değilmi? bebek ille de ağlamalıdır ağlamıyorsa ağlatılmalıdır, düşünceleri eşliğinde hayatının ilk saniyelerini yaşayan ben, soğuk karmaşık doğumhanede hayatın ilk sillesiyle tanıştırılırım..

işte o andan itibaren hiç durmadan, hiç dinlenmeden, bilmemkaç oktavlık sesimle ağlamaya başlarım.

aylar geçer ama ben susmam bir türlü sonunda dayanamayan zavallı annem beni kaptığı gibi bir doktora götürür konuşma aynen şöyledir;

- sürekli ağlıyor gece gündüz hiç susmuyor acaba bir hastalığımı var rahatsız mı anlamıyorum...

(doktor beni evirir, çevirir muayene eder... sonra anneme döner)

- yoo gayet sağlıklı turp gibi hatta hiçbir şeyi yok

annemi ikna etmek için buna benzer birşeyler daha söyler ağlamamın bir nedeni olmağını falan... halbuki ben ona bir sürü neden sayabilecekken.

'' siz değilmiydiniz beni doğduğumda zorla ağlatan ? hani hayat öyle emretmişti? ağlamıyorum diye bana o şamarı vuran siz değilmiydiniz :) ne komik şimdide ağlıyorum diye şamar yemek üzereyim.. oysa ben sessiz sedasız gelmiştim dünyaya, ağlamayacaktım kararlıydım... sırf ağlamıyorum diye o şamarı yememeliydim daha çok erken değilmiydi? kimbilir hayattan daha ne şamarlar yiyecektim.... kimbilir daha ne çok ağlayacaktım....

Hiç yorum yok: